Barlar ve Gece Hayatı Eğ-len-ce


Dışarıda çılgın bir gece geçirmek mi yoksa manzara eşliğinde sakince içkinizi yudumlamak mı? Burada değerlendirebileceğiniz pek çok seçeneğiniz var.

Denemeye karşı koyamadım

Alanya’ yı ilk ziyaret edişim Şubat 2003 idi. Tatile ailem ile birlikte gittiğimden dolayı dışarı çıkmayı planlamamıştım. Fakat diskoları ilk defa gördüğümüzde kızkardeşim ve ben denemekten kendimizi alı koyamadık.
Neredeyse tüm diskoların ve barların bulunduğu iskeleye geldiğimizde tüm bunlar oldukça davet edici geliyordu. Disko ve barlarla dolup taşan bir cadde vardı.
Atmosfer büyüleyici idi ve heryerden müzik geliyordu. Tüm cadde morali hayli yüksek olan neşeli insanlar tarafından adeta istila edilmişti. Gerçektende ikna olmuştum ve sonunda biz de iyi moralin geldiğini hissettik ve parti yapma isteğine karşı koyamadık.
Bütün diskolar davet edici olduğunudan seçim yapmak gerçektende çok zordu. Giriş ücretsiz ve herhangi bir kimlik gösterme zorunluluğu yoktu. Bu yüzden diskodan diskoya geçiş yapmak çok kolaydı. Karşılaştıracak olursak import içkilerin fiyatı evdekilerle aynı üstelik yerli içkiler daha ucuzdu.
Tüm diskolar saat 03.00 te kapatıyordu. Daha sonra şehir dışında bulunan ve daha büyük olan bir diskoya ücretsiz otobüs kalkıyordu. Daha önce hiç bukadar büyük bir disko gömemiştim. Her yer mermer ve dahası bir havuz vardı. Aşağıda bulunan ve çevresi büyük kolonlarla çevili, adet bir Yunan tapınağını andıran büyük dans pisti dışında her yer açık hava. Tamamen çılgın bir deneyimdi.
Türkiye ve misafir perverliğinden oldukça etkilendiğimizden bahar tatilinde tekrar Alanya’ ya gelmeye karar verdik. Son çıkışımız oldukça güzel olduğundan ben ve kızkardeşim tekrar dışarı çıkmaya karar verdik. Yaz sezonuna oranla fazla insan olmamasına rağmen biz yine aynı derecede çok eğlendik.
Bu yaz tekrar Alanya’ ya gelmeye karar verdik – ve kesinlikle dışarı çıkıyor olacağız


Kadýn bedenini özgürleþtiren dans: ORYANTAL

En baþta dans vardý. Ýnsanoðlu konuþarak anlaþmayý keþfetmeden önce hareketle anlaþýyordu. Hareket daðarcýðý çoðaldýkça birleþik hareketler doðdu ve bu birleþik hareketler giderek dansa dönüþtü. Ýlkel insan, doðayla savaþý sýrasýnda içinde kopan fýrtýnalarý dansla anlatma yolunu tercih etti. Sevinci dansla, hüznü dansla; öfkeyi dansla, tutkuyu dansla; aþký sevgiyi dansla; savaþý, barýþý, rekabeti dansla anlattý.
Ýnsanoðlu tüm yaþadýklarýný dansla yansýtýrken, doða olaylarý ve insanýn dünyaya geliþ öyküsü de bu dans dilinin içinde önemli bir yer tuttu. Doða olaylarýný beden hareketleriyle sembolize etmeye çalýþan insan; göbeðini, kalçasýný ve belini kullandý. Depremi anlatmak için bedeni titretmeyi, fýrtýnayý anlatmak için ani kalça atýþlarýný ve hortumu anlatmak için de gövdeyi baþtan ayaða dalgalandýrmayý keþfetti. Ve Oryantal’in de ilk tohumlarý milattan yüzyýllarca önce böyle atýlmýþ oldu
Arabistan yarýmadasýnda ise Oryantal, insanýn dünyaya geliþ öyküsünü anlatabilme çabasýyla, milattan iki bin yýl kadar önce ortaya çýktý. Ýnsaný dünyaya getiren kadýndý; bu nedenle bunu anlatanlar da kadýnlar oldu. Hamilelik sürecinde yaþanan sancýlar ve doðum sýrasýnda kasýlan, titreyen bedenler; dans dilinde vücut buldu. Bu topraklarýn çeþitli tarih dilimlerinde iþgali ve ayrýca bu topraklardan göç Oryantal’in tüm dünyaya yayýlmasýna vesile oldu. Selçuklular döneminde Anadolu da Oryantal dans türüyle tanýþtý. Zaten kendi kültüründe benzer danslarý barýndýran Anadolu, böylece Arap kültürünün de katýlýmýyla sentez bir Oryantal yarattý
Anadolu, kendi geleneksel danslarý ile harmanladý ve öz danslarý arasýnda önemli bir yer verdi. Bu nedenle Oryantal bizden, Oryantal içimizden.