Ne yazık ki bir zamanlar muhteşem güzellikte olan günümüzün bu antik yapısından geriye pek fazla bir şey kalmamıştır
Ne yazık ki bir zamanlar muhteşem güzellikte olan günümüzün bu antik yapısından geriye pek fazla bir şey kalmamıştır. Antik dünyanın yedi harikasından biri olarak adlandırılan yapı için şimdi sadece hayal gücü ve modellere güvenebilmekteyiz.
Mousoleum’ un tarihi gerçekten burada aktarmaya değerdir. Pers istilasının ardından Asya Minör’ ünün batısında (Türkiye) bulunan Karya Krallığı M.Ö. 377’ den itibaren Mausolos tarafından yönetildi. Hükümdarlığı döneminde Mausolos başkenti Milas’ tan Halikarnas’ a taşıdı. Asla küçük ölçekli düşünmeyen ve adına yakışır bir başkent kurmak isteyen Mousolos, takviye ve diğer büyük projelerini gerçekleştirebilmek için halkı ağır vergilere bağladı.
Mausolos kızkardeşi Artemisia ile evliydi (o zamanlarda hükümdarlar için yaygın bir uygulamaydı) ve Mausolos’ un M.Ö. 353’ deki ölümüne kadar birlikte yönettiler. Kalbi kırık olmasına rağmen Artemisia Mausolos’ un anısına bir yapı inşaa etmeye kararlıydı. Bu bilinen dünyadaki en iyi mezar olmalıydı.
50 metreden daha yüksek uzunluğu ile Mausoleum, dört atın çektiği araba içindeki Mausolos ve Artemisia heykellerinin bulunduğu basamaklı piramit şeklindeki çatısı, tapınağı şekillendiren iyonik sütunları ile beyaz mermerden devasa bir mezar olarak tasvir edilmektedir. Yapı 1304 yılında meydana gelen depremle yıkılana kadar yaklaşık 19 yüzyıl boyunca neredeyse bozulmamış olarak ayakta kaldı. Daha sonra 1522 yılında Şövalyeler mermer parçaları Kalenin inşaasında kullanınca bir kez daha zarar görmüş oldu. .
Yerinde sağ tarafında kazılar ve sol tarafında kapalı bir pasaj bulunan güzel bahçeler bulunmaktadır. Pasajda kale duvarlarından alınan duvar süsünün bir kopyası bulunmaktadır. Orjinali 1846 yılında Londra’da bulunan Britanya Müzesi’ne gönderilmiştir. Dört orjinal parça keşfedildikleri yerde sergilenmektedir. Mausolos’ un adı tüm görkemli mezarlar için kullanılan modern “mozole” kelimesi ile birlikte yaşamaktadır. Orjinal mezarın yokluğuna rağmen yeri gezilmeye değerdir.